Neyzen Teyfik'in Hayatı


Neyzen Teyfik, Muğla'nın Bodrum ilçesinde 24 mart 1879 da dünyaya gelmiştir.Teyfiğin babası Hasan Fehmi Samsun ilinin Bafra ilçesindeki Kolay beldesindendir.Kolaylı soy adıda buradan gelmiş olup soy adı kanunu çıkınca memleketinin ismini soy isim olarak yazdırmışlardır.
Neyzen Teyfiğin babası Neyzen doğduğu sıralarda Bodrumda Rüştiye öğretmenliği yapıyordu.Hasan Fehmi kültürlü, müziği seven, sanata önem veren aydın
düşünen birisiydi.Anlayışlı ve hoşgörülü bir insan olan Hasan Fehmi bey sevgisini açığa vurmaktan zevk alan bir insandı.Annesi Emine hanımdanda anlayışlı, hoşgörülü ve sevecen birisi olarak bahsedilmektedir.Gerçekten düzgün bir aile ortamından yetişmiştir Neyzen Teyfik.Evde tek çocukmuydu hayır tabikide birde kardeşi vardı Neyzenin.Ahmet Şefik Kolaylı.İstiklal yıllarından sonra Pendik Bakteriyoloji kurumuna müdür olarak atanan Şefik bey 1939 yılına kadar bu görevini sürdürmüştür.Bu görevinden sora ise 1945 yılına kadar Tarım bakanlığındaki teftiş heyetinde bulunmuştur.Daha sonraları ise Tarım bakanlığında Müsteşar yardımcılığı yapmıştır.Ahmet Şefik bey bir bakteriyolog'tur.Bu yıllara ait sığır vebası,
antraktsa teşhis, tavuk kolerası aşısı, çiçek aşısı ve Anadolu keçilerinin plöro-paömonisi konularında çalışmaları bulunmaktadır.Şefik bey her zaman kardeşinin yanındaydı ve ona destek vermekteydi.Türk ansiklobedilerinde bugün Neyzen Teyfiğin adı bulunuyorsa buna en fazla katkısı olan Şefik beydir.Çocukluğu Bodrumda ailesiyle birlikte geçen Neyzen Teyfik hayatında önemi büyük olan bir çok şey yaşamıştır Bodrumda.Bunlardan biriside yaşadığı sara hastalığıdır.İsterseniz bu konuyu Teyfiğin ağzından dinleyelim.

Neyzen anlatiyor ; "Okula yeni baslamistim,bir aksam paydos olmus,ben babamla beraber eve gitmek üzre yola koyulmustum.Tam çarsi hizalarina geldigimiz sirada uzaktan gelen davul,zurna sesleriyle durakladik.Ben daha
o yasta musikinin tutkunu,çilginca düskünüydüm.Babami elinden çekerek çalgi seslerinin geldigi tarafa dogru adeta sürüklüyordum.Nihayet alayin ucu Köskiçi meydaninda göründü.Biraz daha yaklasinca zurna ve lavtalarin ahengine tempo tutan davul tokmaklari sanki hep birden kafama inmeye baslamisti.Yaklasan kalabaligin ellerinde on,on bes sirik,siriklarin ucunda da kesik insan kafalari vardi.Gözlerim dehsetle yuvalarindan firlamis ve ben çigligi basmistim.Sasiran babam, güya o feci manzarayi bana daha fazla göstermemek için önünde durdugumuz demirci dükkaninin içine dalivermisti.Oysa olan olmus ve çocuk ruhumda müthis bir kasirga
kopmustu.Eve,dinmeyen titremeler içinde getirildim ve ve birçok korku ilaçlarindan geçirildim.Fakat yazik ki bilincimin bir burcu göçmüs,akil tahtamin bir çivisi demirci dükkaninda düsüp kaybolmustu."


Bundan sonra Neyzen'de olagandisi bir durgunluk baslamis ve durum birkaç yil sonra babasinin memurlugunun nakledildigi Urla'da "sara nöbetleri" halinde uzun süre devam etmistir.Annesi tarafinda tedavi için Istanbul'a
getirilmis,fakat ne doktorlardan,ne de hocalardan yararlanilamamistir.


1919 yılında, ilk kitabı Hiç'i yayınlanır.

1923'de Ankara'ya gider ve kardeşi Şefik Kolaylı'nın yanında 4-5 ay kalır. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı ve Mustafa Kemal'i yücelten şiirler yazar. Cumhuriyet devrimlerine bağlı, onları savunan bir şairdir artık.
Geçmişe, geçmişin kalıntılarına karşı acımasız bir savaşıma girişir.

1924 yılında, arkadaşı Hasan Sâit Çelebi'nin de yardımları ile yazdıklarını Azâb-ı Mukaddes adı altında forma forma yayımlamaya kalkışır. Ancak girişim başarılı olmaz. İki formadan sonra noktalanır.

1926 yılında Atatürk'le tanışır.

1927 yılında sa'ra nöbetleri ve alkol yüzünden artık sık sık gideceği Toptaşı Tımarhanesi ve Zeynep Kâmil Hastanesi'nde tedavi görmeye başlar.

1928 yılında Dresden Opera Müdürü Kurt Schtringler ile tanışır. Ney çalışına hayran kalan Opera Müdürü Neyzen Tevfik'i yücelten sözler söyler.

Aynı yıl, eski dostu Mehmet Akif'i görmek için tekrar Mısır'a gider. Bir yıla yakın bir süre yanında kalır.

30 lu yıllarda, ekonomik destek olsun diye, Vali ve Belediye Reisi Muhiddin Üstündağ'ın girişimi ile Konservatuvar'da görevlendirilir.

40 lı yıllarda doktoru olduğu kadar dostları da olan Mazhar Osman ve Rahmi
Duman'ın aracılığı ve Valiliğin oluru ile Bakırköy Akıl Hastahanesi'nin 21 nolu koğuşu ona ayrılır. İstediği zaman gelir, yatar, dinlenir ve çıkar gider.

Rahmi Duman, Neyzen Tevfik'le ilgili şunları yazmış; "Onu yakinen tanımak mazhariyetine 1932 de erdim. O tarihte genç bir asistan olarak Bakırköy Akıl Hastahanesi'ndeki 18 numaralı serviste (ehline) açmış olduğu şiir ve
felsefe kürsüsünün hevesli ve usanmak, yılmak bilmeyen bir talebesi olmuştum." 9 Mart 1946'da, basın yararına düzenlenen bir konserde çalar. Yaptığı taksimlerle izleyicileri büyüler. Konser öncesi neyini merak edenler, konser sonrası onu dinlemenin bir şans olduğunu dile getirirler.

1949 yılında, dostlarından İhsan Ada, Neyzen Tevfik'in eserlerini, onun gözetimi altında, Azâb-ı Mukaddes adı ile kitaplaştırır.

1951 yılında Onu Affettim* adlı bir filmde önemli bir rolde gözükür.

Ağlayan Şarkı adlı bir başka filmde ise, Suzan Yakar'la oynar.

1952 yılında, arkadaşlarının ısrarı ile Şehir Komedi Tiyatrosu'nda jübilesi yapılır.

1930'larda İstanbul Belediye'sinin bağladığı yardım aylığını saymazsak Neyzen'in düzenli bir geliri hiç olmaz.

Neyzen Tevfik'in söylenceleşen yaşamı 28 Ocak 1953'te son bulur. Cenaze namazı Beşiktaş'ta Sinan Paşa Camii'nde kılınır. Caminin avlusundan taşan kalabalık; ana caddeleri, kahveleri, yolun karşısında ki Barbaros
Bulvarını doldurur. Memurların, profesörlerin, ileri gelenlerin yanı sıra kılıklarına çeki düzen vermeye çalışmış sarhoşlar, sokak serserileri ve bin bir çeşit insan bir arada uğurlarlar Neyzen'i bilinmeyene. Kim bilir belki de hiçlikten hepliğe...

0 Response to "Neyzen Teyfik'in Hayatı"

Yorum Gönder

Yorum Yazarken Lütfen Aşağılayıcı ve Argo Kelimeler Kullanmayınız.